Wednesday, December 31, 2008

Filiz AKIN

Filiz akinla alakali guzel bir calisma.

Tuesday, December 30, 2008

Thursday, December 25, 2008

Istanbul Tatili

Saat 1.32 am ve ben internet basindayim. Filiz Akin ve Kartal Tibet'in cok sevdigim bir filmi var. Ismi 'Istanbul Tatili'. Uzaklardan gelen bir prenses olan Nilgun(Filiz Akin) prensesligin gerektirdigi islerden sikilir ve saraydan kacar. Sonrasinda sizmis bir sekilde bir bankta otururken Kartal Tibet bulur. Sonrasinda kendisini alir ve evine goturur. Tabii Nilgun kendisinin prenses oldugunu gizler ve o sekilde hareket eder. Bizim Kartal Tibet de fotosipsaktir. Kendisi ve en yakin arkadasiyla onun prenses oldugunu bilerek degisik mekanlarda fotograflarini cekerler. Sonrasinda da Kartal Tibet ile Filiz Akin arasinda bir yakinlasma olur. Tabii ki bir hafta sonrasinda Filiz Akin ayrilmak zorunda kalir. Cunku ayri dunyalarin insanlaridirlar. Ikisinin de gozleri yasli. Ikisi de birbirini sevmektedir. Ama bu dunyanin vermis oldugu sorumluluklar ikisini birbirinden ayirmaya yetecektir. Kartal Tibet ve arkadasina bir gazeteden gelen o zamanin parasi 100000 lirayi Kartal Tibet kabul etmez. Cunku o kizi sevmistir ve onun hayallerini yikmak istememektedir. Sonrasinda Prenses ve kral istanbuldan ayrilacakken bir yatta basin toplantisi verirler. Tabii ki orada Kartal Tibet cekmis olduklari fotograflari Istanbul Hatirasi olarak Filiz Akin'a verir. Orada birbirlerinden ayrilirlar. Sonrasinda eve gelen Kartal resimlerine bakarak sevdigine veda eder, derken Filiz yuzerek evlerine gelmis ve sonunda prenseslikten ayrilmistir sirf sevdigi icin.

Ne kadar guzel bir film. Bu filmden de benim aldiklarim oldu. Hayati ben de hep guzel bir sekilde yasamak istedim. Bu filmin muzigi beni aldi taa cok eskilere goturdu. Bir anda kendimi Kartal Tibet'in yerine koydum. Birini sevmek ve o insanla ayri dunyalarin insani oldugunu bilerek onu sevmek... Ben simdiye kadar sevginin ne demek oldugunu bilemedim. Nereden bilebilirim ki? Kendi kalbimi verebilecegim kimse simdiye kadar karsima cikmadi. Beni kimse simdiye kadar da anlamadi. Her zaman icine kapanik birisi oldum. Bu blogu acisimdaki amacim bir nevi haykirmak, bir nevi ne kadar aci cektigimi insanlara duyurmakti. Bu aci kolay bir aci degil. Sevecek birinin olmamasi ve hep bulutlar icerisinde birini hayal edip onu sevmek. Hem de delicesine sevmek. Herseyi feda edebilecek kadar sevmek... Bir gun inaniyorum onu bulacagim. Hayalimdeki bulut sekillenecek ve ben de birgun birini sevecegim.

Hani derler ya iki gonul bir olunca samanlik seyran olur diye. Ben o ikinci gonulu hep hayallerimde susledim. Biliyorum hayallerin gercek olmasi cok zor. Ben cok kulturlu birisi degilim. Okumayi severim ama vaktim oldugu kadariyla. Genelde internetle alakali seyler yapmayi severim. Bir anda kendimi bu filmde izledigim fotosipsaklarin yerine koydum. Onlarin egitimi yok. Ben kendimi egitimsiz dusunemiyorum. Her an birseyler ogrenmem gerektigini biliyorum. Ama var sayalim ki ben egitimsiz birisiyim ve hayatimi fotografcilikla sagliyorum. Benim sevmeye ve sevilmeye hakkim yok mu? Ben de insanim. Kim olursam olayim. Bu filmin muzigi dedim ya benim gozlerimden yas gelmesine yetiyor. Ben de hala sevgiyi taniyamamis ama icin icin, kalbinden aglayan birisiyim. Ben bir kere seven insanlardanim. Sevdigim kisi ile ayri dunyalarin insani olup ayrilmak istemiyorum.

Ah kendi icimdekileri nasil ifade edeyim bilemiyorum. Bu satirlari yazarken bir yandan da film muzigini dinliyorum. Ne kadar dertli bir sekilde bu satirlari yaziyorum varin ona siz karar verin.

Ve burada da benim youtube hesabimdan olusturdugum guzel film muzigi. Dinleyin ve siz de efkarlanin sayin okuyucular...

Thursday, December 18, 2008

Gece saat 2.23 ET(-5 h)

Merhaba,

Gece saat 2.23 ve ben hala online'im. Online olmak bende bir hastalik oldu. Bilgisayarsiz bir hayat dusunemez oldum. Carsamba ve cuma gunleri staja gitmek icin sabahin 6.45inde kalkmam ve 7 de yola cikmam lazim ki 9 da isbasi edebileyim. 5 Mile yol icin 1 saat nasil harcanir diyorsaniz gelin buraya ve gorun.

Neden mi ben gecenin bu vaktine, bazen de sabah 5 lere hatta 6 lara kadar uyuyamiyorum, bunu varin siz soyleyin. Icimde bilemedigim duygular var. Ve kendimi bazen anlamakta zorluk cekiyorum. Bazi seylerin yanlis gidecegini bile bile o yola girebiliyorum. Sinav oluyor calismam gerektigini biliyorum ama calisamiyorum. Hayatimda bir eksikligin oldugu muhakkak. O boslugu kimse dolduramiyor. Sanki filmlerdeki karakterlerle yasiyorum gibi geliyor. Sanki Filiz Akinla filmlerinde beraber yasiyormusum gibi geliyor. Bu sekilde bir duygu bende nasil olustu bilemiyorum.

Bazen biraz gerilere gidiyorum. Ortaokul ve lise sonrasinda da universite yillarina. Tanrim, simdiye kadar bastirdigim bazi duygular yanlis bir sekilde nuksediyor. Bana yardimci olmani diliyorum. Bendeki bu hayata bosvermisligin kaynagi hayatimda simdiye kadar hicbir kadin olmamasi. Evet, simdiye kadar hicbir bayanla konusmadim, cikmadim ve de su an kendimi cok yalniz hissediyorum. Evet lisem erkek lisesiydi ve bayan yoktu. Universitede sinifta 4-5 tane kiz vardi ve onlar da kendi hallerindeydi. Bogazicinde hicbir kizi kendime layik gormedim ve de ondan hicbirisiyle konusmadim. Simdi ise cezalandirildigimin farkindayim. Onlardan cok cok cok uzaklarda tek basina bulunmaktayim.

Yesilcam filmlerine beni saran neydi? Neden bu kadar da icine dustum bu filmlerin? Cunku orada baska hayatlar buldum. Ve de benim icin zaman o kadar degerliydi ki o 1-2 saatlik filmlerin icinde gecenlerin bazen aylar yillar alacagini biliyordum. Filmlere konsantre olarak kendimi o vakitte yasiyormus gibi hissedip bir aylik ya da bir yillik yasantiyi 2 saatte yasayabilirdim. Nasil da psikolojiyi parcaladim ama? Zamani asip o yillara donmek ve de huzurlu bir yasam istiyorum.

Size iyi geceler...

Ah Eski Gunler, Eski Istanbul ve Ben...

Cok degerli okuyucular ve bana hitaben,

"Istanbul'u dinliyorum gozlerim kapali" diye bosuna dememis sairimiz. Istanbul, tasi topragi altin. Az insan da gelmemis Istanbul'a. Kac milyon insanin gelip gectigini ancak Allah bilir. Ben Istanbul'u ilk olarak filmlerden tanimistim. Istanbul'a gelmek ancak Universiteyi kazandiktan sonra oldu. Gozunu sevdigimin Istanbul'u. Bir zamanlar sen ne guzeldin. Filiz Akin'in filmleri genellikle Istanbul'da cekilmistir. Istanbul'un guzelliginin insanlarin simalarinda namzettigini hep dusunmusumdur.

Filiz Akin'in bir filmi vardi. Adi "Memleketim". Bu filmi izledikten sonra Turkiye'ye donme karari almistim. Ama donmeden once en azindan 2 sene calisip bir miktar para kazanip bir araba, dugun masraflari ve ev esyalarini alacak kadar para kazanayim dedim. Onun icin hep sabrettim. Hos daha okul bitmedi ama bakalim. Memleketim filmi beni o kadar etkilemisti ki, Istanbul'dan ayrilamayacagimi o zaman anladim. "Biz ne yapiyoruz? Niye buralara geldik? Neciyiz?" diye kendi kendime az sormadim degil. Ben Amerika'ya biraz daha iyi bir gelecek saglamak icin geldim. Burada hayat daha kolay Turkiyeye gore diyebilirim. Cogu sey daha ucuz. Bunu Amerikalilara soyleyince sasiriyorlar. Burada insani ceken bir seyler oldugu muhakkak ama bilincli olmayan insan burada esir hayati yasarmis gibi kalabilir ve hayatina bu yonde devam edebilir. Iste o yonden bana "Memleketim" filmi ilac gibi geldi. Biraz da olsa hayatin nasil oldugunu anladim.

Filiz Akin'in filmlerinde insanin para kazanmasi var ama onun haricinde insanlari cemiyetin bir ferdi yapan ve ona cesitli roller veren bir oge de bulunmakta. Biz dunyaya sadece para kazanmak icin gelmedik. Para benim acimdan amac degil, aractir. Parayi amac yapanlari bir turlu anlayamamisimdir. Benim de paraya cok fazla ihtiyacim oldugu vakitlerim oldu. Hatta yeri geldi 5-10 dolara hasret kaldigim gunlerim oldu. Ama bu benim parayi arac olarak gorme gercegimi degistirmedi. Insanlarin uygun bir sekilde cemiyette yer almasi, eglenmesi ve iletisim icerisine girmesi gerektigini hep dusundum. Ondan dolayi da Filiz Akin'in filmlerini hep sevdim. Onun filmlerinde para amac degil arac. Sevgi en cok sergilenen oge. Biz sevgisiz ne yapariz? Yasayabilir miyiz? Tabii ki hayir.

Herkesi cok ama cok seviyorum. Eski gunlere bakiyorum ve insanlari eskiden daha cok seviyorum. Istanbul'u eskisinden daha cok seviyorum. Gelecekte evlenecegim kizi daha cok seviyorum. Benim icimdeki sevginin nasil buyuk oldugunu ona soylemek icin can atiyorum. Benimle evlenecek talihli bir bayan daha bulamadim, ama olsun ben onu gecmisten daha cok seviyorum.

Herkese benden sevgi ve saygilar...

Tuesday, December 16, 2008

Baslarken...

Merhaba. Ben Burak. Bu blogu Filiz Akin sevenleri adina kuruyorum. Blogumun amaci benim gibi Filiz Akini sevenlerin bulusmasi ve guzel bir sekilde yazismasi.

Ben 25 yasinda daha evlen(e)memis bir gencim. Egitimim de fiyakali ha, Bogazici Elektrik Elektronikten mezun oldum. Su an Amerika'da Maryland Universitesinde Bilgisayar Muhendisliginde master yapiyorum. Bu donem okul bitiyor ve New Jersey de is buldum. Yazin Turkiyede idim oraya nasip olursa bir bayan ile en azindan nisanlanmaya gittim ama tabii ki yurtdisi mevzuu bahis olunca benim gorustugum kisiler razi olmadi. Tam olacak birisi vardi o da nasip iste o da olmadi. Anlayacaginiz Turkiyeye tam donus yapmadan kafama gore birisini bulamayacagim.

Derken tabii ki ben de Turk sinemasi ile tanistim. Onceden kardesimin Turk filmi izlemesini bir turlu anlayamazdim ama sonrasinda ben 1960-75 arasindan oynanan filmlerin hastasi oldum. Ama malum ya Amerikadayiz ondan ancak youtube'dan birileri koyarsa film izlemeye basladim. Derken Filiz Akin filmlerini izlemeye koyuldum ve ona tam olarak asik oldum. Bilemiyorum benimki cok aptalca bir ask. Hatta biliyorum ki benim izledigim filmler onun gercek kisiligini yansitmiyor. Ben sadece o filmlerindeki rollere asik oldum. Duygularimi nasil dile getirecegimi bilemiyorum. Su an Turkiyede akli basinda kiz bulabilir miyim acaba?

Derken Turk filmlerini izliyoruz ya hani zengin kiz fakir kiz rolunu oynayip birine sevdalanir ama sonrasinda hersey aciga cikar ve de sonunda birlesirler. Ben de hep hayal ettim. Beni BEN oldugum icin sevecek birisini. Maddiyatim o kadar yok. Ne yapiyorsam ne kazaniyorsam ailemin ve de gelecekte kuracagim yuvanin mutlulugu icin. Hani egitim iyi ya Turkiyeye dondugumde beni ben olarak sevecek birisine o kadar muhtacim ki...

Herneyse bu gunluk bu kadar yazi yeter zannederim. Bunu okuyan sayin halkima selamlar...

Burak U....